13 Şubat 2014 Perşembe

Galatasaray'a Gençlik Aşısı

Roberto Mancini ile oyun anlayışında son 2 yıla kıyasla gözle görülür bir fark olan Galatasaray’da değişim, kadro ve transfer mantalitesine de yansımış durumda. Özellikle devre arası transfer döneminde sarı kırmızılılar tabir-i caizse kabuk değiştiriyor ve kulüp tarihinde pek rastlanmayan bir yapılanmayla karşımıza çıkmaya hazırlanıyor.
Yazar: Egemen Yıldırım - Hayatım Futbol

Türkiye’deki futbol kulüplerinin %95’inin yaşadığı gibi Galatasaray da tarihi boyunca sıkça değişim yaşayan bir kulüp. Mali, idari, sportif ve bir çok alanda sarı kırmızılılar belirli dönemlerde kendini yenileme ihtiyacı hissetti. Bizler, bunun son örneğini 2011/12 sezonunun öncesinde görmüştük. Şimdilerde ise hem Avrupa hem de Türkiye’de değişen futbol düzeninin etkileriyle birlikte Galatasaray, keskin bir gençleşme operasyonunun tam merkezinde.

Bir milat olarak Terimli 3. dönem

Aslında yapılan hamlelerin Roberto Mancini komutasında gerçekleştiği görülse de yatırımların temelini oluşturan kişinin Fatih Terim olduğu su götürmez bir gerçek. Üçüncü kez göreve geldiği 2011/12 sezonunun başında Terim’in yapmak istediği aslında tam olarak bu olsa da gelişen şartlar, onun bu planı faaliyete geçirmesine olanak sağlamadı. Eğer Terim bahsettiğimiz planı uygulayabilseydi başarılı olur muydu? Konumuz bu değil ama Fatih Hoca’nın geçmişte yaşadıklarına bakarsak onun potansiyeli ortaya çıkarmaktan ziyade var olan potansiyelden maksimum verim almada daha başarılı olduğunu söyleyebiliriz.

Fatih Terim’in 3. döneminde oluşturduğu kadronun temel prensibi, devralınan enkazı kısa vadede ortadan kaldırarak başarı kazanan bir yapıya dönüştürmekti. Başarı kazanıldıktan sonra ise oluşmuş iskelet, hem altyapıdan hem de piyasadaki yetenekli gençlerle harmanlanarak geleceğin Galatasaray’ı oluşturulacaktı. Kısa vadeli düşünce, pratikte istenileni yerine getirse de uzun vadeli düşüncenin pratiğe geçeceği dönemde Terim ile yönetim arasında yaşanan anlaşmazlık her şeyin yeniden başlayacağı izlenimini ortaya çıkardı. Bu dönemde Fatih Terim’in yerine göreve gelen Roberto Mancini’nin uzun vadeli planı uygulamaya koyup koymayacağı muammayken İtalyan teknik adam, göreve geleli henüz 3,5 ay olmasına karşın keskin bir yapılanmaya aldı Galatasaray’ı.

Potansilyelde önü açık olan tünel

Spor Toto Süper Lig’de transfer döneminin sona ermesiyle Galatasaray’ın transfer bilançosu tam 9 oyuncuya sarı kırmızılı formayı giydirmek oldu. Bucaspor’dan Umut Gündoğan, Grasshoppers’tan Izet Hajrovic, Kayserispor’dan Salih Dursun, Gremio’dan Alex Telles, Borussia Dortmund’tan Koray Günter, Eskişehirspor’dan Veysel Sarı, Boca Juniors’tan Guillerme Burdisso, Centro Atletico’dan Lucas Ontivero ve Manisaspor’dan Oğuzhan Kayar’ı renklerine bağlayan sarı kırmızılılar için bu transferlerin en önemli özelliği, yaş ortalamasının 21.4; yani geleceğin Galatasaray’ını oluşturacak temel parça hüviyetinde olmaları şeklinde karşımıza çıkıyor.

Saydığımız bu isimler, gösterdikleri performansla bulundukları liglerde isimlerinden sıkça söz ettirmiş durumdalar. Potansiyelde bu 9 isim Galatasaray’a ciddi katkılar verebilecek isimler. Yani sarı-kırmızılıların yürüdüğü yolun sonundaki tünelin önü açık. Böylesine bir operasyonun devre arası transfer döneminin yaşandığı 1 aya sıkıştırılması, verilen önemin ne kadar büyük olduğunu gözler önüne seriyor. Ayrıca gelecek yıl da operasyonun devam edileceği belirtiliyor. Yani operasyonun boyutu oldukça geniş.

İlk olmayı sağlayan veriler

Galatasaray’ın kadrosuna kattığı ve gündeminde olan bu isimlerin aynı sezon içerisinde sarı-kırmızılı formayı giymelerini ilk yapan birçok veri mevcut. Sezon başında transfer edilen Bruma’yı da dahil ederek bu ilkleri tek tek sıralayalım:

- Başkan Ünal Aysal’ın bizzat istediği “gençleştirme operasyonu”, Galatasaray tarihi incelendiğinde böylesine geniş çaplı şekilde ve mantalite olarak ilk kez gerçekleşiyor. Geçmişte sarı-kırmızılıların birçok genç futbolcu transferi yaptığı aleni olsa da başkanından yöneticisine, teknik direktöründen CEO’suna kadar herkesin bu transfer hamlelerini operasyona dönüştürdüğüne ilk kez şahit oluyoruz. Fenerbahçe’nin Christoph Daum’la 2003/04 sezonunda buna benzer bir hamle yaptığı hafızalarda yer alsa da, o dönemdeki transferlerin gelişim kaydedemediği ve daha az etki yarattığı açık.

- Geçmiş dönemlerde genç futbolculara yatırım yapıp geliştirmek yerine direkt fayda sağlamayı prensip edinen ve bu nedenle fahiş bedeller ödemekten kaçınan Galatasaray, bu prensibi değiştirmiş durumda. Sezon başından bugüne sarı-kırmızılıların 24 yaş ve altı futbolculara ödediği bonservis miktarı 28 milyon 150 bin euro (Bruma 10 milyon, Salih 2 milyon 750 bin, Hajrovic 3,5 milyon, Telles 6 milyon 150 bin, Umut 500 bin, Koray 2 milyon 500 bin, Ontivero 2 milyon, Oğuzhan 750 bin euro ). Özellikle Türkiye’nin kariyer geliştirme ülkesi yerine kariyerinin sonunda para kazanma ülkesi olarak görüldüğü Avrupa futbolunda yabancı genç futbolcuların vitrin olarak Galatasaray’ı seçmesi ve kulübün bu oyunculara 25 milyon euronun üstünde yatırım yapılması Türk futbolunda bir ilk olarak karşımıza çıkıyor. Yani Galatasaray’ın; Porto, Lyon, Shaktar Donetsk gibi genç oyuncuları yetiştirip ihraç etmede adeta fabrika düzenine sahip takımların yapısını belli ölçülerde uygulamaya soyunduğunu söylemek mümkün. Bu, Türk futbolunun Avrupa ve Dünya futbol piyasasındaki yeri açısından çok önemli bir artı. Genç futbolcular, Galatasaray’ın yaptığı hamleler sayesinde sonraki sezonlar için kariyerleri açısından Türkiye’yi uygun bir seçenek haline getirebilir.

- Galatasaray, genellikle sezon başında gerçekleştirilen geniş çaplı değişim politikasını devre arasında uygulayarak yine daha önce örneği görülmemiş bir hamleye imza attı. Devre arası transferleri birçokları tarafından risk unsuru olarak görülüp, büyük takımları nokta atışı transferler yapmaya yöneltse de Galatasaray bu tercihiyle doğru kimyayı yakalayabildiği takdirde Türkiye’de neredeyse kemikleşmiş bir yapının değişmesi adına örnek olabilir.

Yatırımın karşılığı ne olacak?

Galatasaray’ın bu 9 oyuncuya ödediği bonservis miktarı 30 milyon euronun üstünde. Yıllık ücretlerle birlikte sarı kırmızılıların yükümlülük altına girdiği tutar yaklaşık 150 milyon TL. Bu rakamlar Türkiye standartlarının fazlasıyla üstünde. Hatta devre arasında yapılmış en büyük maliyetli hamle. Peki Galatasaray bu yatırımın karşılığını alabilecek mi? En çok merak edilen soru bu.

 Sarı kırmızılı ekibin hali hazırda içinde bulunduğu mali durum pek iç açıcı görünmüyor. Gelirlerin Ünal Aysal başkanlığında 3’e katlandığı aşikar olsa da yapı halen sağlam değil. Tüm camia bu yatırımların karşılığını sahada görmek istiyor ancak bir nokta göz ardı ediliyor: yapılan transferler günü kurtarmak için değil, geleceğin Galatasaray’ını inşa etme amaçlı yapıldı. Aceleci bir toplum yapısına sahip olan Türkiye’de Galatasaray’ın yeni transferleriyle alakalı yaşayacağı her olumsuz durumda bu oyuncuların maliyetleri başta Ünal Aysal olmak üzere tüm teknik ve idari kadroya tokat gibi vurulacaktır. Bu noktada Ünal Aysal ve Roberto Mancini’nin kriz anını çok iyi yönetmesi olmazsa olmaz bir faktör. Doğru planlama, Galatasaray’ın minimum 5 yılını garanti altına alacaktır. Bununla paralel olarak başarının yolu da açık.

Risk bu işin doğasında

Türkiye’ye geleli henüz 3,5 ay olan bir teknik adam önderliğinde özellikle yerli oyuncu ağırlıklı bir gençleşmeye gidilmesi, elbette riskleri de beraberinde getirir. Özellikle taraftarlar, 3 kulvarda birden mücadele eden takımlarından ligin ikinci yarısında daha iyi bir performans bekleyecektir. Ortaya çıkan yeni Galatasaray bu beklentilere cevap verebilir mi?

Yeni transferlerin takıma olan katkıları Ziraat Türkiye Kupası’nda daha fazla belli olabilir. Ligin iddialı büyük takımlarının kupada saf dışı kalmasıyla kamuoyunda kupanın bir numaralı favorisi haline gelen Galatasaray, yarı finale çıkmayı garantilediği andan itibaren yeni transferlerin uyumunu bu kulvarda sağlamak isteyecektir. Bunun en önemli örneği Mancini’nin Tokatspor’la oynanacak kupa mücadelesine Umut Bulut, Burak, Drogba, Sneijder, Selçuk İnan gibi isimleri kadroya dahil etmemesi oldu.

Ligde ise takıma etkileri, lig başladıktan bir kaç maç sonrasında olacaktır. Özellikle temponun zirve yaptığı dönemlerde takım içerisinde oluşacak rotasyon, yeni katılan oyuncular için bir şans olacaktır ve takımda bulunan önemli isimlere mesaj vermelerini sağlayabilir. İkinci devrenin ilk iç saha maçı olan Bursaspor maçında gösterilen müthiş performans, yeni oyuncular için büyük bir mesaj niteliğinde. Şampiyonlar Ligi’nde ise tecrübe ve uyum daha ağır basacağından Telles haricindeki oyuncuların takıma direkt girişi bir hayli zor görünüyor.

Risk, bu işin doğasında bulunan temel unsur. Ancak şöyle de bir gerçek var ki büyük kazanımlar, risk almadan sağlanamıyor. Galatasaray, yaptığı bu büyük yatırımın karşılığını almayı mutlaka isteyecektir fakat gerçekçi olan, yeni sezonun başlamasını beklemek olacak. Geçtiğimiz sezonki Drogba ve Sneijder hamleleri, takıma direkt katkı sağlamaları baz alınarak yapılmıştı isimleri ve kariyerlerinden dolayı… Bu beklenti hayal kırıklığına dönüşmeyerek, Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final ve ligde şampiyonluk olarak geri kazanılmıştı. Bu sefer durum farklı ve gelecek garanti altına alınmak isteniyor. Hayal kırıklığı kısa sürede yaşanmak istenmiyorsa ‘sabır’ en doğru kelime olur.

Gün kurtarıldı, ya gelecek sezon?

Devre arasındaki hamlelerle birlikte Galatsaray’ın 10 kişilik yabancı kontenjanı dolmuş vaziyette. Ancak gelecek sezon öncesi sarı kırmızılıları hayli zor bir süreç bekliyor. Bunun nedeni, kirada olan 3 yabancının sezon sonunda takıma geri dönecek (Bruma, Dany, Amrabat) ve bu isimlerle birlikte gelecek sezonun kadrosunda 13 yabancı oyuncu olacak olması. Burdisso ve Drogba ile sözleşme uzatılmadığı varsayılıp sayı 11’e inse bile TFF’nin gelecek sezon için belirlediği yabancı sınırı 5+0+3. Yani Galatasaray’ın 13 kişilik bu şişkinliği 8’e düşürmesi gerekiyor.

Kısa bir kadro mühendisliği yapmamız gerekirse gelecek sezonun Galatasaray’ında düşünülmeyeceği garanti olan iki isim Dany ile Amrabat. Kalan isimler arasından Drogba ile sözleşme uzatılmadığı düşünülürse sayı yine 10 olarak karşımıza çıkıyor. Bu noktada Galatasaray’ın yabancı kuralının değişmesini beklemesi, en yüksek ihtimal olarak görünse de diğer Süper Lig kulüplerinin 5+0+3’e göre kadro şekillendirmesi yaptığı bilinen bir gerçek. Sezon sonunda devre arasında kalınan yerden devam edilmesi elzem olsa da yerli alternatifleri son derece kısıtlı. Özellikle Drogba ile sözleşme uzatılmadığı takdirde onun yerini doldurmanın her açıdan zorluğunu yaşayacaktır sarı kırmızılılar. Özetle yeni  sezon kadro yapılanması, devre arasından kat be kat zor olacak.

Gelecek garanti altında mı?

Transferi gerçekleşen bu isimler, tek tek incelendiğinde geleceği çok parlak olan isimler. Ancak büyük takım havası her zaman başkadır. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş gibi ekiplerde oynamak birçok baskıyı beraberinde getirir. Tabi bir de İstanbul’un cezbedici yönü var…

Taraftar baskısı, İstanbul’un havası, kontratın arkasına sığınarak mücadeleden kaçma ve yeteneklerine ihanet etmek gibi olası sorunlarla iyi baş ettikleri sürece potansiyellerini sahaya yansıtacaklardır. Takıma uyum sağlayıp iyi performansı istikrara dönüştürebilirlerse, Galatasaray’ın geleceğinin garanti altında olduğunu söyleyebiliriz.

Bu noktada sabır çok önemli. Kulüp, taraftar, teknik ekip gibi etmenler eğer takıma kazandırılan genç isimlere gerekli sabrı gösterebilirlerse bundan hem Galatasaray hem de Türk futbolu kazançlı çıkacaktır. Mancini gibi iyi özelliklere sahip bir teknik adamla çalışmanın önemini kavramak, bu isimler için belirleyici unsurlardan biri.

Bursaspor ve Ankaragucu Kardesligi

Bursaspor ile Ankaragücü arasında yıllardır devam eden, maçlardaki yüzlerce kavga haberinin arasında kendine pek yer bulamayan ama puan ...