Türkiye’deki futbol kulüplerinin %95’inin yaşadığı gibi Galatasaray da
tarihi boyunca sıkça değişim yaşayan bir kulüp. Mali, idari, sportif ve
bir çok alanda sarı kırmızılılar belirli dönemlerde kendini yenileme
ihtiyacı hissetti. Bizler, bunun son örneğini 2011/12 sezonunun
öncesinde görmüştük. Şimdilerde ise hem Avrupa hem de Türkiye’de değişen
futbol düzeninin etkileriyle birlikte Galatasaray, keskin bir gençleşme
operasyonunun tam merkezinde.
Bir milat olarak Terimli 3. dönem
Aslında yapılan hamlelerin Roberto
Mancini komutasında gerçekleştiği görülse de yatırımların temelini
oluşturan kişinin Fatih Terim olduğu su götürmez bir gerçek. Üçüncü kez
göreve geldiği 2011/12 sezonunun başında Terim’in yapmak istediği
aslında tam olarak bu olsa da gelişen şartlar, onun bu planı faaliyete
geçirmesine olanak sağlamadı. Eğer Terim bahsettiğimiz planı
uygulayabilseydi başarılı olur muydu? Konumuz bu değil ama Fatih
Hoca’nın geçmişte yaşadıklarına bakarsak onun potansiyeli ortaya
çıkarmaktan ziyade var olan potansiyelden maksimum verim almada daha
başarılı olduğunu söyleyebiliriz.
Fatih Terim’in 3. döneminde oluşturduğu
kadronun temel prensibi, devralınan enkazı kısa vadede ortadan
kaldırarak başarı kazanan bir yapıya dönüştürmekti. Başarı kazanıldıktan
sonra ise oluşmuş iskelet, hem altyapıdan hem de piyasadaki yetenekli
gençlerle harmanlanarak geleceğin Galatasaray’ı oluşturulacaktı. Kısa
vadeli düşünce, pratikte istenileni yerine getirse de uzun vadeli
düşüncenin pratiğe geçeceği dönemde Terim ile yönetim arasında yaşanan
anlaşmazlık her şeyin yeniden başlayacağı izlenimini ortaya çıkardı. Bu
dönemde Fatih Terim’in yerine göreve gelen Roberto Mancini’nin uzun
vadeli planı uygulamaya koyup koymayacağı muammayken İtalyan teknik
adam, göreve geleli henüz 3,5 ay olmasına karşın keskin bir yapılanmaya
aldı Galatasaray’ı.
Potansilyelde önü açık olan tünel
Spor Toto Süper Lig’de transfer
döneminin sona ermesiyle Galatasaray’ın transfer bilançosu tam 9
oyuncuya sarı kırmızılı formayı giydirmek oldu. Bucaspor’dan Umut
Gündoğan, Grasshoppers’tan Izet Hajrovic, Kayserispor’dan Salih Dursun,
Gremio’dan Alex Telles, Borussia Dortmund’tan Koray Günter,
Eskişehirspor’dan Veysel Sarı, Boca Juniors’tan Guillerme Burdisso,
Centro Atletico’dan Lucas Ontivero ve Manisaspor’dan Oğuzhan Kayar’ı
renklerine bağlayan sarı kırmızılılar için bu transferlerin en önemli
özelliği, yaş ortalamasının 21.4; yani geleceğin Galatasaray’ını
oluşturacak temel parça hüviyetinde olmaları şeklinde karşımıza çıkıyor.
Saydığımız bu isimler, gösterdikleri
performansla bulundukları liglerde isimlerinden sıkça söz ettirmiş
durumdalar. Potansiyelde bu 9 isim Galatasaray’a ciddi katkılar
verebilecek isimler. Yani sarı-kırmızılıların yürüdüğü yolun sonundaki
tünelin önü açık. Böylesine bir operasyonun devre arası transfer
döneminin yaşandığı 1 aya sıkıştırılması, verilen önemin ne kadar büyük
olduğunu gözler önüne seriyor. Ayrıca gelecek yıl da operasyonun devam
edileceği belirtiliyor. Yani operasyonun boyutu oldukça geniş.
İlk olmayı sağlayan veriler

- Başkan Ünal Aysal’ın bizzat istediği
“gençleştirme operasyonu”, Galatasaray tarihi incelendiğinde böylesine
geniş çaplı şekilde ve mantalite olarak ilk kez gerçekleşiyor. Geçmişte
sarı-kırmızılıların birçok genç futbolcu transferi yaptığı aleni olsa da
başkanından yöneticisine, teknik direktöründen CEO’suna kadar herkesin
bu transfer hamlelerini operasyona dönüştürdüğüne ilk kez şahit
oluyoruz. Fenerbahçe’nin Christoph Daum’la 2003/04 sezonunda buna benzer
bir hamle yaptığı hafızalarda yer alsa da, o dönemdeki transferlerin
gelişim kaydedemediği ve daha az etki yarattığı açık.
- Geçmiş dönemlerde genç futbolculara
yatırım yapıp geliştirmek yerine direkt fayda sağlamayı prensip edinen
ve bu nedenle fahiş bedeller ödemekten kaçınan Galatasaray, bu prensibi
değiştirmiş durumda. Sezon başından bugüne sarı-kırmızılıların 24 yaş ve
altı futbolculara ödediği bonservis miktarı 28 milyon 150 bin euro
(Bruma 10 milyon, Salih 2 milyon 750 bin, Hajrovic 3,5 milyon, Telles 6
milyon 150 bin, Umut 500 bin, Koray 2 milyon 500 bin, Ontivero 2 milyon,
Oğuzhan 750 bin euro ). Özellikle Türkiye’nin kariyer geliştirme ülkesi
yerine kariyerinin sonunda para kazanma ülkesi olarak görüldüğü Avrupa
futbolunda yabancı genç futbolcuların vitrin olarak Galatasaray’ı
seçmesi ve kulübün bu oyunculara 25 milyon euronun üstünde yatırım
yapılması Türk futbolunda bir ilk olarak karşımıza çıkıyor. Yani
Galatasaray’ın; Porto, Lyon, Shaktar Donetsk gibi genç oyuncuları
yetiştirip ihraç etmede adeta fabrika düzenine sahip takımların yapısını
belli ölçülerde uygulamaya soyunduğunu söylemek mümkün. Bu, Türk
futbolunun Avrupa ve Dünya futbol piyasasındaki yeri açısından çok
önemli bir artı. Genç futbolcular, Galatasaray’ın yaptığı hamleler
sayesinde sonraki sezonlar için kariyerleri açısından Türkiye’yi uygun
bir seçenek haline getirebilir.
- Galatasaray, genellikle sezon başında
gerçekleştirilen geniş çaplı değişim politikasını devre arasında
uygulayarak yine daha önce örneği görülmemiş bir hamleye imza attı.
Devre arası transferleri birçokları tarafından risk unsuru olarak
görülüp, büyük takımları nokta atışı transferler yapmaya yöneltse de
Galatasaray bu tercihiyle doğru kimyayı yakalayabildiği takdirde
Türkiye’de neredeyse kemikleşmiş bir yapının değişmesi adına örnek
olabilir.
Yatırımın karşılığı ne olacak?
Galatasaray’ın bu 9 oyuncuya ödediği
bonservis miktarı 30 milyon euronun üstünde. Yıllık ücretlerle birlikte
sarı kırmızılıların yükümlülük altına girdiği tutar yaklaşık 150 milyon
TL. Bu rakamlar Türkiye standartlarının fazlasıyla üstünde. Hatta devre
arasında yapılmış en büyük maliyetli hamle. Peki Galatasaray bu
yatırımın karşılığını alabilecek mi? En çok merak edilen soru bu.

Risk bu işin doğasında
Türkiye’ye geleli henüz 3,5 ay olan bir
teknik adam önderliğinde özellikle yerli oyuncu ağırlıklı bir
gençleşmeye gidilmesi, elbette riskleri de beraberinde getirir.
Özellikle taraftarlar, 3 kulvarda birden mücadele eden takımlarından
ligin ikinci yarısında daha iyi bir performans bekleyecektir. Ortaya
çıkan yeni Galatasaray bu beklentilere cevap verebilir mi?
Yeni transferlerin takıma olan katkıları
Ziraat Türkiye Kupası’nda daha fazla belli olabilir. Ligin iddialı
büyük takımlarının kupada saf dışı kalmasıyla kamuoyunda kupanın bir
numaralı favorisi haline gelen Galatasaray, yarı finale çıkmayı
garantilediği andan itibaren yeni transferlerin uyumunu bu kulvarda
sağlamak isteyecektir. Bunun en önemli örneği Mancini’nin Tokatspor’la
oynanacak kupa mücadelesine Umut Bulut, Burak, Drogba, Sneijder, Selçuk
İnan gibi isimleri kadroya dahil etmemesi oldu.
Ligde ise takıma etkileri, lig
başladıktan bir kaç maç sonrasında olacaktır. Özellikle temponun zirve
yaptığı dönemlerde takım içerisinde oluşacak rotasyon, yeni katılan
oyuncular için bir şans olacaktır ve takımda bulunan önemli isimlere
mesaj vermelerini sağlayabilir. İkinci devrenin ilk iç saha maçı olan
Bursaspor maçında gösterilen müthiş performans, yeni oyuncular için
büyük bir mesaj niteliğinde. Şampiyonlar Ligi’nde ise tecrübe ve uyum
daha ağır basacağından Telles haricindeki oyuncuların takıma direkt
girişi bir hayli zor görünüyor.

Gün kurtarıldı, ya gelecek sezon?
Devre arasındaki hamlelerle birlikte
Galatsaray’ın 10 kişilik yabancı kontenjanı dolmuş vaziyette. Ancak
gelecek sezon öncesi sarı kırmızılıları hayli zor bir süreç bekliyor.
Bunun nedeni, kirada olan 3 yabancının sezon sonunda takıma geri dönecek
(Bruma, Dany, Amrabat) ve bu isimlerle birlikte gelecek sezonun
kadrosunda 13 yabancı oyuncu olacak olması. Burdisso ve Drogba ile
sözleşme uzatılmadığı varsayılıp sayı 11’e inse bile TFF’nin gelecek
sezon için belirlediği yabancı sınırı 5+0+3. Yani Galatasaray’ın 13
kişilik bu şişkinliği 8’e düşürmesi gerekiyor.
Kısa bir kadro mühendisliği yapmamız
gerekirse gelecek sezonun Galatasaray’ında düşünülmeyeceği garanti olan
iki isim Dany ile Amrabat. Kalan isimler arasından Drogba ile sözleşme
uzatılmadığı düşünülürse sayı yine 10 olarak karşımıza çıkıyor. Bu
noktada Galatasaray’ın yabancı kuralının değişmesini beklemesi, en
yüksek ihtimal olarak görünse de diğer Süper Lig kulüplerinin 5+0+3’e
göre kadro şekillendirmesi yaptığı bilinen bir gerçek. Sezon sonunda
devre arasında kalınan yerden devam edilmesi elzem olsa da yerli
alternatifleri son derece kısıtlı. Özellikle Drogba ile sözleşme
uzatılmadığı takdirde onun yerini doldurmanın her açıdan zorluğunu
yaşayacaktır sarı kırmızılılar. Özetle yeni sezon kadro yapılanması,
devre arasından kat be kat zor olacak.
Gelecek garanti altında mı?

Taraftar baskısı, İstanbul’un havası,
kontratın arkasına sığınarak mücadeleden kaçma ve yeteneklerine ihanet
etmek gibi olası sorunlarla iyi baş ettikleri sürece potansiyellerini
sahaya yansıtacaklardır. Takıma uyum sağlayıp iyi performansı istikrara
dönüştürebilirlerse, Galatasaray’ın geleceğinin garanti altında olduğunu
söyleyebiliriz.
Bu noktada sabır çok önemli. Kulüp,
taraftar, teknik ekip gibi etmenler eğer takıma kazandırılan genç
isimlere gerekli sabrı gösterebilirlerse bundan hem Galatasaray hem de
Türk futbolu kazançlı çıkacaktır. Mancini gibi iyi özelliklere sahip bir
teknik adamla çalışmanın önemini kavramak, bu isimler için belirleyici
unsurlardan biri.