Belki takıma kendi imzasını atacak zamanı yoktu ama takıma Mancini eli değdiği her halinden belliydi..
Henüz birkaç gün önce anlaştığınız takımınızla Juventus deplasmanına çıkacaksınız, takıma kendi felsefenizi aşılamak için yeterli vaktiniz yok. Tek yapabileceğiniz şey hızlandırılmış futbol mantığı kursuyla oyuncularınızı İtalyanlaştırmak. Evet, İtalyanlaştırmak, çünkü Juventus karşısında Galatasaray gibi takımların tek çaresi onlara kendi zehrinden tattırmaktır.
Çok dinamik, çok kompakt bir takım Juventus, ancak yaratıcılık sorunu had safhada. İşte Roberto Mancini’nin takımı bir langırt masasında rakibinin her adamını boşluk bırakmaksızın karşılamış sinir bozucu arkadaş gibiydi. İş “Başbakan” Pirlo’nun fırfırlarına kalmıştı. Üstelik Drogba’nın golü Mancini’ye kariyerinin en zayıf halkası görünümündeki Şampiyonlar Ligi’nde başarıyı da müjdeliyordu.
Oyuna dinamizm katması için sahaya sürdüğü Amrabat’ın olmayan pozisyonda penaltı yaptırması büyük şanssızlıktı ama yaptığı bir başka hamle beraberliği getirdi; basında oluşan “garantici hoca” anlayışına uymayacak şekilde Drogba’lı hücum hattını dinamik ve takım savunmasına katkısı üst düzey Umut’la ikiledi ve ilk ters köşesini yaptı.
Evet Mancini’nin elinde sihirli değnek yok, ancak sadece futbol doğrularını göz önüne alarak sahaya sürdüğü haddini bilen, ayaklarını yere sağlam basan Galatasaray en azından şansını sürdürüyor. Yaratmaya çalışacağı yeni Galatasaray’la ilgili en önemli ipucunu da Chedjou’yu her fırsatta yanına çağırıp taktik vermesinden almak mümkün. Saray’da artık kaosun sürprizleri değil düzen mevcut.

 
 
