Her gencin lise sıraların kurduğu hayaller vardır. Kimisi evleneceği kızı/erkeği düşünürken kimisi eğitimini nasıl sürdüreceğini düşünür. Kimisi de milyonlarca kişinin hayatına tesir edecek hayaller kurar. Nasıl olur da bir genç milyonların hayatını, hayallerini etkileyebilirdi?
Lise sıralarında, bir ders esnasında yine hayallere, düşüncelere dalan Ali Sami, aniden hayallerini arkadaşlarıyla paylaşmayı tercih etti. Bir futbol takımı kurmak...
''Neden Türk'lerin de kendine ait bir futbol takımı olmasın ki?'' demişti Ali Sami. Gayrimüslimler istedikleri yerde futbol oynarken, Türk gençlerinin bir araya gelip toplanması, sohbet etmesi bile sakıncalı görülürken nasıl olur da bu gençler bir futbol takımı kurabilirdi?
O gençler hayalleri uğruna bir çok şeyden feragat ettiler. Özgürlükleri kelepçelense dahi futboldan vazgeçmediler. Hayallerinin peşinden koşarcasına gittiler. Hakaretler, kavgalar, okuldan uzaklaştırmalar, gün aşırı tutuklanmalar... Onları hiç bir şey vazgeçiremedi..
Yaşadıkları onlarca sıkıntıya rağmen inandıkları doğrultusunda giden bu gençler hayallerine ulaşmıştı..
''TÜRK OLMAYAN TAKIMLARI YENMEK''
Ali Sami Yen ve arkadaşları Türk olmayan takımları birer birer yenerek hayallerine kavuşmuştu. Fakat kavuşulan bu hayaller daha büyük hayalleri doğurdu. Yüzbinlerce kişi bu hayallerin peşinden koştu. Hayaller zamanlar, seneler geçtikçe birer birer gerçekleşiyor, her geçen gün milyonlar bu hayallere ortak oluyordu.
Bu hayallerin en büyük görgü tanığıydı Ali Sami Yen Stadı. 1988'de Neuchâtel, Sami Yen'in çimlerine gömülmüştü. Bu galibiyet Ali Sami Yen'in ''Türk olmayan takımları yenmek'' düşüncesini, hem Türkiye'ye hem de tüm Avrupa'ya hatırlatacak bir zaferin ilk adımlarıydı..
Senelerce tüm Galatasaraylıların evleri olarak gördüğü Ali Sami Yen Stadyumunun zaferlere tanıklığını izlemiştik. Kabullenmesi zordu ama artık Ali Sami Yen de yaşlanmıştı. Yıkılıp yerine daha sağlam bir stad inşa edilecekti. Fakat bir şekilde stad arazisi Galatasarayın edlinden TOKİ'ye -devlete- geçmişti. Senelerce Mecidiköy'ün sokaklarını arşınlayan yüzbinlerce taraftarın evleri ellerinden alınmıştı.
Ali Sami Yen arazisi üzerine inşa edilen rezidans, kimilerinin yeni yuvası olavaktı belki fakat bu, milyonlarca kişinin göz yaşlarını dinderecek değildi.Rezidans inşaatında daha önce çıkan 2 yangın, bu göz yaşlarına atfedilmişti.
O göz yaşları elbette can almadı. Fakat can alan şey ihmarkarlıktı. Daha önce de 19 yaşındaki bir gencin sırf dersane parasını biriktirmek için geldiği o inşaatta can vermiş olmasının hiç bir manası yokmuşcasına görmezden gelindi.
Nitekim dün -06.09.2014- rezidans inşaatında asansörün düşmesi ile 10 işçi daha o inşaatta can verdi.
Liseli bir gencin hayalleri bu dğeildi elbet. Ajanslarda 'Ali Sami Yan Arazisindeki İnşaat Can Aldı' anonsunu duyarken hepimizin içi burkuluyor. Hiç uğruna yitip giden canların üzüntüsü içimizi burkuyor.
Günün birinde işçiler için alınan önlemler yeterli seviyeye gelir mi bilinmez fakat umarım ne o rezidansta ne de diğer inşaatlarda/iş yerlerinde artık daha fazla işçi hayatını kaybetmez.
Lise sıralarında, bir ders esnasında yine hayallere, düşüncelere dalan Ali Sami, aniden hayallerini arkadaşlarıyla paylaşmayı tercih etti. Bir futbol takımı kurmak...
''Neden Türk'lerin de kendine ait bir futbol takımı olmasın ki?'' demişti Ali Sami. Gayrimüslimler istedikleri yerde futbol oynarken, Türk gençlerinin bir araya gelip toplanması, sohbet etmesi bile sakıncalı görülürken nasıl olur da bu gençler bir futbol takımı kurabilirdi?
O gençler hayalleri uğruna bir çok şeyden feragat ettiler. Özgürlükleri kelepçelense dahi futboldan vazgeçmediler. Hayallerinin peşinden koşarcasına gittiler. Hakaretler, kavgalar, okuldan uzaklaştırmalar, gün aşırı tutuklanmalar... Onları hiç bir şey vazgeçiremedi..
Yaşadıkları onlarca sıkıntıya rağmen inandıkları doğrultusunda giden bu gençler hayallerine ulaşmıştı..
''TÜRK OLMAYAN TAKIMLARI YENMEK''
Ali Sami Yen ve arkadaşları Türk olmayan takımları birer birer yenerek hayallerine kavuşmuştu. Fakat kavuşulan bu hayaller daha büyük hayalleri doğurdu. Yüzbinlerce kişi bu hayallerin peşinden koştu. Hayaller zamanlar, seneler geçtikçe birer birer gerçekleşiyor, her geçen gün milyonlar bu hayallere ortak oluyordu.
Bu hayallerin en büyük görgü tanığıydı Ali Sami Yen Stadı. 1988'de Neuchâtel, Sami Yen'in çimlerine gömülmüştü. Bu galibiyet Ali Sami Yen'in ''Türk olmayan takımları yenmek'' düşüncesini, hem Türkiye'ye hem de tüm Avrupa'ya hatırlatacak bir zaferin ilk adımlarıydı..
Senelerce tüm Galatasaraylıların evleri olarak gördüğü Ali Sami Yen Stadyumunun zaferlere tanıklığını izlemiştik. Kabullenmesi zordu ama artık Ali Sami Yen de yaşlanmıştı. Yıkılıp yerine daha sağlam bir stad inşa edilecekti. Fakat bir şekilde stad arazisi Galatasarayın edlinden TOKİ'ye -devlete- geçmişti. Senelerce Mecidiköy'ün sokaklarını arşınlayan yüzbinlerce taraftarın evleri ellerinden alınmıştı.
Ali Sami Yen arazisi üzerine inşa edilen rezidans, kimilerinin yeni yuvası olavaktı belki fakat bu, milyonlarca kişinin göz yaşlarını dinderecek değildi.Rezidans inşaatında daha önce çıkan 2 yangın, bu göz yaşlarına atfedilmişti.
O göz yaşları elbette can almadı. Fakat can alan şey ihmarkarlıktı. Daha önce de 19 yaşındaki bir gencin sırf dersane parasını biriktirmek için geldiği o inşaatta can vermiş olmasının hiç bir manası yokmuşcasına görmezden gelindi.
Nitekim dün -06.09.2014- rezidans inşaatında asansörün düşmesi ile 10 işçi daha o inşaatta can verdi.
Liseli bir gencin hayalleri bu dğeildi elbet. Ajanslarda 'Ali Sami Yan Arazisindeki İnşaat Can Aldı' anonsunu duyarken hepimizin içi burkuluyor. Hiç uğruna yitip giden canların üzüntüsü içimizi burkuyor.
Günün birinde işçiler için alınan önlemler yeterli seviyeye gelir mi bilinmez fakat umarım ne o rezidansta ne de diğer inşaatlarda/iş yerlerinde artık daha fazla işçi hayatını kaybetmez.
“Birilerinin göz yaşları üzerine kurulan her mutluluk, günü geldiginde en dayanılmaz acılarla intikamını alır mı?

 
 
