Eylül ayının son günlerinde göreve geldiğinde "Takımı tanımıyorum ama onları tanıdıkça bazı şeylerin değiştiğini göreceksiniz" demecini veren Roberto Mancini,
devre arasıyla birlikte geride kalan 5 ayda bir çok noktada
alışagelmişin dışında stratejik hamleleriyle dikkatleri üzerine çekti.
Göreve gelirken gerek sarı-kırmızılı camia içerisinde, gerekse
yorumcular tarafından "profesyonel" olmakla itham edilen ve oyuncular
üzerinde otoriteyi, disiplini koruyamayacağını iddia edenleri yanıltan Roberto Mancini
her geçen gün hem takıma, hemde camiaya kendisini hissettirmeye
başladı. İtalyan teknik adam gelirken yanında getirdiği antrenör
kadrosuyla Galatasaray'ı farklı bir yapılanmanın içerisine
sokarken aynı zamanda da geleceğe yönelik başarıya ulaşacak kadroyu
kurma yolunda önemli adımlar attı.
Geride kalan 12 yıllık teknik direktörlük kariyerine Sven-Goran Eriksson'un yardımcısı olarak başlayan ve sırasıyla Lazio - Fiorentina - Inter ve Manchester City gibi Avrupa'nın kalburüstü takımlarını çalıştıran Roberto Mancini aslında futbol dünyasının büyük saygı duyduğu teknik adamların başında geliyor. Inter'e
yıllar sonra şampiyonluk sevinci yaşatan, Manchester City'de ise tam 45
yıl sonra şampiyonluk kupasını havaya kaldıran 50 yaşındaki İtalyan
menajer, geride kalan yarım devrelik süre sonunda taraftarların
kendisine saygı duymasını sağladı. Roberto Mancini göreve gelirken "Florya'da disiplini sağlayamaz" yorumlarını
yapanlar, son günlerde oyuncularımızın vermiş olduğu röportajlar ile
aslında ne kadar çok yanıldığını gösterdiler. Devre arası kampında her
oyuncunun Roberto Mancini'ye büyük saygı duyduğu, disiplin seviyesinin
en üst düzeyde olduğu ve Mancini'nin herşeyden önce tüm oyuncularla
sağlıklı bir diyalog kurduğu gözle görülür bir biçimde ortaya çıktı.
Manchester City'nin başında neredeyse yarım milyar dolarlık kadroya
hitaben disiplini elden bırakmayan ve tüm oyuncuların saygı duyduğu bir
teknik adam olarak İngiltere'den ayrılan Roberto Mancini'nin burada
oyuncular üzerinde disiplini sağlayamayacak olmasını dile getirmek, ve
hatta ellerini ovuşturarak hazırda beklemek, en hafif tabirle futbol
cahilliği olmuştu. Geride kalan kısa süre içerisinde Roberto Mancini'nin
takımı, takımın Mancini'yi fazlasıyla benimsediğini görüyoruz. Buna son
olarak Antalya kampında oyuncular ve teknik heyetin birlikte oynadığı
plaj voleybolu görüntülerini ekleyebiliriz.
30 Eylül 2013 akşamı resmi siteden 2016 yılına kadar sözleşme
imzalandığı açıklanan Roberto Mancini, son derece doğal bir şekilde
takımı tam olarak tanımadığını fakat bazı oyuncuları bildiğini dile
getirdi. İlk olarak yardımcılarıyla birlikte takımı analiz eden ve bu
kapsamda çalışmalarına yön veren İtalyan menajer, ilk olarak takımın
başında çıktığı Juventus karşılaşmasının ardından dikkat çekici bir
noktaya parmak bastı; Fizik olarak yeterli değiliz. Bu kapsamda
çalışmalar yapılacağını dile getiren Mancini'nin memnun olmadığı bir
diğer nokta ise savunma organizasyonları oldu. Geride kalan süreç
sonrasında devre arasında kamp dönemine kadar takımın fizik durumunu üst
seviyeye çıkartan Mancini ve ekibi, savunma organizasyonları konusunda
da farklı bir geçişe imza attı. İki sezondur stabilize bir formasyonla
oynayan ve son dönemde rakipleri tarafından çözüldüğü için zaman zaman
bireysel performanslarla maç kazanan Galatasaray için farklı
formasyonlar elzem olmuştu. Mancini yönetiminde ilk olarak 4-3-3, daha
sonra sırasıyla 4-3-1-2 ve 3-5 2 formasyonlarını deneyen Galatasaray
oyun içerisinde de geçişlerin bol olduğu 3-5-2 görünümlü 4-3-1-2
dizilişini kullanmaya başladı. Süper Lig'de zirve takibini sürdüren ve
lider Fenerbahçe'nin 8 puan gerisinde yer alan son iki sezonun
şampiyonu, Türkiye Kupası'nda da uzun bir aradan sonra çeyrek final
turuna katılma hakkı kazanırken, Şampiyonlar Ligi'nde de Real Madrid'in
ardından grubunu ikinci sırada tamamlayarak adını son 16 takım arasına
yazdırdı. Kısa dönem olarak kabul edilen yarım devrelik performans adına
Roberto Mancini'nin başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Şuan için üç
kulvarda da herhangi bir kopma yok, tam tersi yola kararlı ve emin
adımlarla devam edildiğini söylemek mümkün görünüyor. Göreve geldiği ilk
günden itibaren fizik ve savunma esaslı çalışmalarını sürdüren Roberto
Mancini ve ekibinin çalışma metodları buraya kadar normal görünüyordu.
Fakat bu dakikadan itibaren, farklı bir noktaya parmak basmak gerekecek.
Mancini ve ekibinin, devre arası transfer döneminde gerçekleştirdiği
yapılanma gelecek yıllar adına umut vaadediyor.
KISA VADEDE BAŞARI DÖNEMİ: 28 YAŞ ORTALAMASI..
Ünal Aysal ve ekibi göreve geldiğinde kısa vadede başarı adına Fatih
Terim ile birlikte çalışma projesini hayata geçirirken, kadroya dahil
edilen isimler en kısa sürede sonuca gidecek ve uzun vaadede etrafına
oyuncular dizilebilecek bir iskelet oluşturma esaslıydı. Bu kapsamda ilk
olarak kadroda kalan eski oyuncuları (11 kişi) gönderen Galatasaray,
ilk transfer sezonunda kadroya tam 11 oyuncuyu dahil etti. Bu
transferler arasında en genç oyuncu 1990 doğumlu Sercan Yıldırım
olurken, kadroya doğrudan takviye edilen Muslera - Ujfalusi - Eboue - Selçuk - Melo ve Elmander'in yaş ortalaması 28.3 olmuştu. Doğrudan kadroya ismi yazılan bu 6 ismin yanı sıra Engin Baytar (27), Ceyhun Gülselam (24), Albert Riera (29)'yı da transfer eden takımımız devre arasında da 31 yaşındaki Necati Ateş ve 22 yaşındaki Yiğit Gökoğolan'ı
kadrosuna katmıştı. Sezon sonunda elde edilen Süper Lig şampiyonluğu
ise kısa vadede elde edilebilecek en güzel başarıydı. Bu başarı aynı
zamanda Avrupa kapısının açılması anlamı taşırken, gelirler kapsamında
da önemli bir nakit akışının kasaya girdisini sağladı. Geçtiğimiz sezon
ise devre arası transferleri dahil, 10 oyuncu ile yollarını ayıran ve
kadrosuna 12 oyuncuyu katan takımımızda yaş ortalaması yine 28
seviyesinde yer edinmişti. Kış döneminde takıma katılan Wesley Sneijder (28) ve Didier Drogba (34) ise uzun bir süre Avrupa basınının gündeminden düşmeyecekti. Yerli oyuncu rotasyonu kapsamında 29 yaşındaki Umut Bulut ve Hamit Altıntop'un yanı sıra 26 yaşındaki Burak Yılmaz'ın
da kadroya takviye edilerek yerli oyuncu iskeleti oluşturulması yönünde
doğru adımlar atıldığının göstergesiydi. En büyük sıkıntı ise, bu
rotasyona genç oyuncuların takviye edilmemesiydi. Geçtiğimiz sezon
başında transfer edilen 21 yaşındaki Furkan Özçal devre arasından itibaren kiralanırken, Fatih Terim'in transfer döneminde kadrosuna kattığı ve forma şansı tanıdığı en genç oyuncu 25 yaşındaki Nordin Amrabat
olmuştu. Süper Lig ve Süper Kupa'da şampiyonluk sevinci yaşayan takımın
kadrosunun bir yaş büyüdüğünü düşünürsek, ilk 11 rotasyonu 29 yaşında
olan Galatasaray'a ortalama 27 yaşında bir takım daha transfer edilmiş
olarak kabul edebiliriz. Tüm bu transfer dönemlerinin yanı sıra
Galatasaray adına sezon başında geride bırakılan transfer döneminde 28 yaşındaki Chedjou'nun
takıma katıldığını ve kadronun yaş ortalamasının bir yaş daha artmasına
rağmen 'yerli' genç oyuncu takviyesinin olmadığının altını çizelim.
Kadroya katılan tek genç oyuncu ise 10 milyon euro bedel karşılığında 18 yaşındaki Portekizli kanat oyuncusu Bruma
oldu. Bu transfer hamlesi 30 yaş sınırına dayanmış rotasyonu elbette
tek başına gençleştirmeyecekti ama bu yönde atılımın tek oyuncuyla bile
olması olumlu bir hava yaratmıştı. Fatih Terim'in geride bıraktığı 6 transfer döneminde toplam 76 milyon euro harcayan ve bu dönemde yaklaşık 22 oyuncuyu kadrosuna katan Galatasaray'ın yaptığı transferlerde yaş ortalamasının 28-29 arasında olduğunu belirtmekte fayda var. Aynı dönemde satılan oyuncu sayısının da 20li rakamlarda olduğu, elde edilen gelirin sadece 27.3 milyon euro olduğunu belirtelim.
ROBERTO MANCINI: DEĞİŞİM RÜZGARLARI..
Ünal Aysal ve ekibi göreve geldiğinde kısa vadede başarıya mutlak
ihtiyacı olan ve bu kapsamda Fatih Terim ile birlikte iki yılda Süper
Lig şampiyonluğu (2), Süper Kupa şampiyonluğu (2) ve Şampiyonlar
Ligi'nde çeyrek finale kalma gibi önemli başarılara imza atan
Galatasaray'da değişim aslında Ünal Aysal'ın aldığı seçim kararıyla
başladı. İlk olarak yönetim kadrosunu yenileyen Aysal, ardından bir
takım uyuşmazlıklar yaşadığı Fatih Terim ile yollarını ayırdı. Bu
ayrılığın ardından dünya futbolunun saygı duyulan isimlerinin başında
gelen Roberto Mancini'yi göreve getiren Aysal, sürekli dile getirdi "sürdürülebilir başarının"
adımlarını atmaya başlamış oldu. İtalyan teknik adam göreve geldiğinde
takımı tanımadığını ve her oyuncuya şans vereceğini açık açık beyan
etmekten çekinmedi. Bu kapsamda da hamlelerini gerçekleştirdi. İlk
olarak Fatih Terim tarafından transfer edilen ve yine İmparator
tarafından A2 takıma gönderilen Yiğit Gökoğlan'ı kadroya alan Roberto Mancini, altyapıdan yetişen Emre Can Coşkun'u
da zaman zaman A takım kadrosunda antrenmanlara ve hazırlık maçlarına
dahil etti. Fatih Terim tarafından gerçekleştirilen altyapı çalışmaları
kapsamında U19 takımımıza transfer edilen İbrahim Coşkun'u da tıpkı Emre Can gibi A takımla birlikte antrenmanlara çıkartan Roberto Mancini devre arası kampında iki oyuncuyu da taraftarın huzuruna çıkarttı. Tugay Kerimoğlu, Attilo Lombardo, Claudio Taffarel, Ivan Carminati'den
oluşan antrenör grubundan altyapıdaki oyuncuların gelişimleri konusunda
raporlar isteyen, altyapıyı ve takım içerisindeki oyuncuları tanıması
konusunda yardımcı olmalarını dile getiren Roberto Mancini oyuncularla
arasında kurduğu diyalogların karşılığını almaya başladı. Göreve geldiği
ilk gün fizik sıkıntısı olduğunu dile getiren Roberto Mancini, liglere
verilen milli aralarda takıma fizik kondisyon antrenmanları yüklemesi
yaparak seviyeyi üst düzeye çekmeye çalıştı. Ardından takımın en büyük
problemi savunma organizasyonlarıydı ve bu konuda da "Gerekirse günde 3 öğün savunma çalışacağız." gibi
çok konuşulan bir demeç verdi. İtalyan dediğini yaptı da.. Yalnız, çok
farklı ve bambaşka bir çalışma metoduyla. Galatasaray'da uzun yıllardır
oyuncular bir arada antrenman yapar, tüm takım (pozisyonları farketmeksizin)
hemen hemen aynı program dahilinde çalışırdı. Özel çalışmalar hariç..
Mancini ilk olarak bunu değiştirdi. Savunma oyuncuları özel bir program
dahilinde savunma üzerine kurguları çalışırken, orta saha ve hücum
oyuncuları da farklı bir program dahilinde çalışmalarını gerçekleştirdi.
Aynı çalışma sistemi hücum varyasyonlarında da gözle görülür bir
biçimde ortaya çıktı. Bu çalışma metodlarının farklılığı en belirgin
olarak, karşılaşma öncesi gerçekleştirilen ısınmalarda ortaya çıkıyor.
Tribünden takımı izlemeye kalktığınızda, her pozisyonun oyuncusu farklı
bir noktada çalışmalarını gerçekleştiriyor. İtalyan menajer ilk olarak
antrenmanda uygulanan organizasyonlarda farklılık gösterdi ve bunun
sonucunu şimdilik almış gibi görünüyor.
İTALYAN İŞİ: TRANSFERDE GELECEĞE YATIRIM..
Sezon başında 10 milyon euro bonservis bedeliyle transfer edilen 1993 doğumlu Bruma dışında geride kalan altı transfer döneminde 1989 doğumlu Yiğit Gökoğlan, 1990 doğumlu Furkan Özçal ve Sercan Yıldırım hariç kadrosunu 26-28
yaş arasındaki oyuncularla takviye eden ve bu dönemde geleceğe yönelik
herhangi bir yatırımı da bulunmayan Galatasaray adına bu devre arasında
farklı bir süreci hep birlikte takip ettik. Geçtiğimiz aylarda başkan
Ünal Aysal tarafından kulübün resmi kanalında "Mancini bizden uygun maliyetli, iki tane genç oyuncu istiyor"
açıklaması yapılırken de bunun sinyalleri açık bir şekilde veriliyordu.
Her ne kadar basının tiraj kaygısıyla her geçen gün bir Nani, bir
Ibrahimovic'e imza attırdığı transfer dönemlerine nazaran 1992 doğumlu savunma oyuncusu Alex Telles, 1991 doğumlu orta saha oyuncusu Izet Hajrovic'i radarına hapseden takımımız ayrıca yerli oyuncu rotasyonu kapsamında da 1990 doğumlu Umut Gündoğan, 1991 doğumlu Salih Dursun, 1994 doğumlu Endoğan Adilli gibi genç isimlerle anlaşma sağladı. Ayrıca yine transfer döneminde ismi geçen isimler arasında 1988 doğumlu Veysel Sarı, 1991 doğumlu Tarık Çamdal ve son olarak 1990 doğumlu Erdin Demir yer alıyor. Bu söylentiler, girişimler bile aslında nasıl bir stratejinin izlendiğini bizlere fazlasıyla gösteriyor.
Yerli oyuncu kıtlığı çekildiği bu dönemde tüm ilgi ve algısını
yurtdışında oynayan gurbetçi oyunculara çeviren Galatasaray'da bu
transferlerin gerçekleştirilmesinde elbette en büyük pay teknik heyetin
değil. Oyuncu izleme ekibinin uzun bir süredir yerli oyuncuları takip
etme konusunda bir girişimi olduğu ortada ancak bu transferlere yönelmek
Mancini ve ekibinin tercihi olarak yorumlanabilir. Bu kapsamda da kısa
bir süredir ligimizde bulunan İtalyan ve arkadaşlarının bu bağlamda
doğru riskleri doğru yerde alacağından hiç şüphe yok. Sadece kulübün
scoutlarıyla çalışmadığı, fikir alabilecek bir çevresi oluştuğu gerçek.
Mancini'nin kariyerinde açtığı yeni bir savaş, Galatasaray adına değil
kendisi adına da oldukça büyük önem taşıyor. Futbol dünyasında "Şanslı çocuk"
olarak tanımlanan Roberto Mancini'nin her zaman zengin başkanlarla
çalıştığı söyleniyor ve bu konu üzerinden gerekli-gereksiz eleştiriler
yapılıyordu. Mancini'nin bu tabuyu kırması çok zor olmayacak, keza
Galatasaray bünyesinde altında yaşayacağı başarılarla kariyerine yeni
anektodlar ekleyecek.